Adana - Mersin Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi - Yıldız Teknik OSGB

Hukuki Sorunlara Destek

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 
Madde 4 Kapsamında ; İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür.İşveren, mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması,sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. 

Madde19 Kapsamında; Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek..Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak

İşveren ve çalışanların iş hayatında karşılaşabilecekleri hukuki sorunlar noktasında  şirket avukatımız AV.HÜSEYİN KUTLUHAN YILDIZ ’dan destek ve bilgi alabilirsiniz.



Telefon : 0546 513 3351

Mail:avhkutluhanyildiz@gmail.com



İŞ KAZASI DURUMUNDA HAKLARIMIZ VE YAPILMASI GEREKENLER


İş Kazası Nedir?

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13 maddesine göre  İş Kazası;
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır
 İş kazası olduğunda ilk ne yapılır?

İş kazası olduğunda işveren hemen bölgedeki kolluk kuvvetlerine (savcılık, jandarma veya karakol) bilgi vermek zorundadır. Eğer işveren bu görevini yapmıyorsa çalışanlar da  bu bildirimi yapabilir.

Daha sonra ne yapılır?

En geç kazadan sonraki üç iş günü içinde de  Sosyal Güvenlik Kurumuna  bildirilir.

Eğer olay iş kazası ise ne olur?

Olay iş kazası ise, işçinin tedavisi yapılır. Tedavisi süresince geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Maluliyet durumu varsa tespit edilir. Ve maluliyet durumunun %10’un üzerine çıkması ile sürekli iş göremezlik aylığı bağlanır.

İş kazası sonrasında işçi işverene karşı ne yapabilir?

İşçinin iş mahkemelerine başvurarak maddi ve manevi tazminat davası açması en uygun yoldur.


İş Kazaları ile ilgili bazı Yargıtay kararları ;

17 Yargıtay Kararı:  “Olayın iş kazası sayılması için kazaya uğrayan ile işveren arasında Borçlar Kanunu 313. maddesine göre hizmet sözleşmesinin mevcut olması gerekir” denmiştir.(Yargıtay 10. HD., , 4641/5019) 

18 Yargıtay’a göre; “sigortalı sayılmayan (5510/6) bir kimsenin uğradığı kaza,
İş kazası olarak kabul edilmesi mümkün değildir.Bunlar bir iş sözleşmesine dayanarak işveren tarafından çalıştırılsalar bile 5510 sayılı yasa kapsamı dışında tutulduklarından, iş kazası sigortası hükümlerinden yararlanamazlar.Yargıtay’a göre; bir kimse işyerine arkadaşını ziyaret amacıyla geldiği sırada bir kaza geçirdiğinde, sigortalı olmadığı için,bu olayı iş kazası olarak sayılmaz.

19 Örnek-1;Gece bekçiliği yapan bir sigortalı işyerinde iken geçirdiği beyin kanaması sonucu felç olmuştur. Yargıtay, bu olayı da;Sigortalının işyerinde çalışmakta iken felç olmasına dayanarak, bu durumu dıştan gelen bir etken olmadığı halde iş kazası saymıştır.

(Yargıtay 21HD., , 9004/10005)

24 Örnek-2    Yargıtay; intihar eylemi eğer işyerinde gerçekleşmiş ise, olayın salt işyerinde meydana geldiği için intihar eden sigortalının gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen iş kazası saymıştır.Ancak, bu durumda olaylarla iş ve işveren arasında nedensellik bağı bulunmayacağı için işveren ve onun halefi olanlar Kuruma karşı sorumlu tutulamaz. (Yargıtay 10.HD: ,6425/4465)



26 Örnek-3  Avluda koşarken düşmesi sonucu bedence sakatlanması,Yemekhanede kavga etmesi sonucu yaralanması,Dinlenme yerinde, herhangi bir şahıs tarafından tabanca ile vurulması,İşyerinde intihar etmesi,İşyeri sınırları içerisinde bulunan havuz gibi yerlerde boğulma sebebiyle ölüm halleri de iş kazası sayılmaktadır.(Yargıtay 21.HD., , 6433/6503)(Yargıtay 10. HD., , 4465/6425)(Yargıtay 10. HD., ,8413/2759)

27  28 Örnek (4);Makina şefi ve yönetici olan sigortalının, işçilere gerekli talimatı verip kendisinin de ocağa doğru gittiği, ölüsünün yaklaşık bir saat kadar sonra derede bulunduğu, ölümünün başın alın bölgesine çekiçle vurulmuş iki darbenin sonucu beyin kanamasından olduğu, ölmeden önce 25 metre uzaklıktaki dereye kadar yürüdüğü, otopsi raporunda üstün olasılığın, başka bir şahısça yapılmış olabileceği fenni kanı olarak tespit edilmiştir. Savcılık soruşturması, olayın intihar mı yoksa, cinayet mi olduğu konusuna açıklık getirememiştir.Varılan bu sonuca göre; sigortalının işyerinde iken, kendisini hemen veya sonradan beden veya ruhça arızaya uğratan bir olay, başkaca hiçbir koşul aranmaksızın Sosyal Sigortalar açısından iş kazası sayılacaktır.(Yarg.9.H.D. 78/8413 E.)

29 Örnek (5);Bir işyerinde yıkanma yerleri yani sigortalıların kişisel vücut temizliğinin yapıldığı yerlerin işyeri olarak kabul edildiğine göre, işverenin işyerinde çalışan ve geceleri de işyerinde kalan sigortalılar için özel yıkanma yerleri hazırlamadığı bu nedenle kazalı sigortalının zorunlu olarak işyerinin yakınında bulunan “dereye” girerek yıkandığı yeri işyeri eklentisi saymış ve derede meydana gelen olayı iş kazası saymıştır.(Yarg. GHK tarih ve 2005/10-444, 2005/449 sayılı kararı)

30 Örnek (6);İşveren tarafından sağlanan otelde iş saatleri içinde meydana gelen kazayı iş kazası sayılır.Karara konu olan olayda, davacılar murislerinin iş kazası sonucu öldüğünü öne sürerek kurumdan gelir bağlanmasını istemişler; İş mahkemesinin talebi reddetmesi üzerine de Yargıtay’a başvurmuşlardır.Yargıtay, murisin davalının işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını, olayın işverenin temin ettiği otel tuvaletinde mesai saatleri içinde meydana geldiğini, SSK.13/a,b fıkralarına göre, kazanın işyerinde ve işin yürütümü sırasında meydana gelmiş olması karşısında, ayrıca illiyet bağının aranmasının gerekmediği sonucuna vararak mahkemenin kararını bozmuştur.(Y10HD., , 11128/16216)

32 Buna göre sigortalının işverenden aldığı talimat uyarınca, bir müşterinin evinde elektrik arızasını gidermeye çalışırken, elektrik akımına kapılarak ölmesi halinde iş kazası sayılacaktır.Belirtmek gerekir ki, (5510/13-b) hükmü uygulanırken, sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla hareket edip etmediğine dikkat edilmesi gerekir.Bunun dışında, nasıl işyerinde meydana gelen kazaların nedenleri üzerinde durulmuyorsa, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işyerinin dışına çıkan işçi de, herhangi bir nedenle kazaya uğrarsa bu kazanın da iş kazası olarak nitelendirilmesi gerekir.(Yargıtay 21 HD., , 6443/6691)

33 Örnek 7;Tomruk deposunda tesellüm işçisi olarak görev yapan sigortalı, tomrukları depodan kamyonların durduğu tali yol ayrımına kadar traktörle götüren sürücünün işbaşında bulunmadığı bir sırada kullandığı traktörü kamyona yanaştırırken kazaya uğramıştır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, olay ile işverenin fiili arasında uygun neden-sonuç bağı bulunmadığı gerekçesi ile bu olayı iş kazası saymamıştır.Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ise, benzer bir olayda kazanın meydana geldiği yeri “işyerinin eklentisi” sayarak (5510/13.a) maddesi veya “sigortalı işyeri dışında görevlendirildiği” için (5510/13.c) maddesi hükmünün koşullarının gerçekleştiğini, dolayısıyla olayın iş kazası sayılacağını belirtmiştir.(Yarg. 10. HD., tarihli, 6897/7605sayılı kararı)

34 Örnek 8;Bir başka olayda, işyerinde işveren vekili olarak hizmet veren ayrıca işverenin harici işlerini, adliyedeki işlerini takip eden sigortalı, bir gün işverenle birlikte aynı araçla trafiğin yoğun olduğu bir iş merkezine gitmiştir.Burada, yine işverenle birlikte, caddenin bir tarafından diğer tarafına geçerken bir taşıtın sigortalıya çarpması sonucu ölmüştür. Mirasçıları işvereni dava ederek olayın iş kazası olduğunun tespitini istemişlerdir.Davalı işveren, savunmasında, sigortalının olay günü kendisi ile birlikte iş merkezine gelmek için araca bindiğini, esas amacının kızının düğünü için kredi almak olduğunu ve görevli bulunmadığını öne sürmüştür.

940Örnek 9 ;Görevli olduğu yere giden sigortalının uğradığı kaza iş kazası olduğu gibi görevli olarak başka bir ile giderken bindiği uçağın düşmesi sonucu sigortalının ölmesi de iş kazasıdır.(Yargıtay 9 HD., , 11284/15904)

 41 Örnek 10;İşveren sigortalıyı görevle başka bir yere göndermiştir.İşçi yolda parkta arkadaşlarıyla oturup konuşurken bir bombanın patlaması sonucunda ölmüştür.Olayın sigortalının görev ile başka bir yere gönderildiği zaman süreci içinde ortaya çıktığı kuşkusuz olduğuna göre, kazayı iş kazası sayılmasının yasal zorunluluk” olduğunu belirtmiştir.(Yargıtay 10 HD., tarih ve 5024/5139)Yine aynı nedenle, malzeme almak üzere işverence toptancıya gönderilen sigortalının gerekli alış-verişi yaptıktan sonra yol üzerinde bulunan babasına ait dükkanda çay içerken silahlı saldırıya uğrayarak ölmesi de iş kazasıdır.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, , 228/454)

42 Örnek 11; İki saat emzirme (süt) izni verilen sigortalı, bu izin süresi içinde işyerine gelmek üzere yolda karşıdan karşıya geçerken davalının kullandığı motorlu taşıtın çarpması sonucu vefat etmiştir.İş Kanunu’nun 62. maddesine göre, “emzikli kadın işçilerin çocuklarına süt vermek için belirtilen süreler”, iş süresinden sayılır ve iş süresinden sayılan zaman içerisinde işyerine gelirken oluşan kaza da iş kazasıdır.(Yargıtay HGK., , 328/652)

55 Örnek 12; Bir olayda, sigortalı işyerinde sıva yaparken iskeleden ayağı kayması sonucu düşmüş ve ayağında bir sıyrılma meydana gelmiştir.Bu olaydan 8 gün sonra bu kişi septisemi şoku nedeniyle böbrek yetmezliğinden ölmüştür.Yargıtay, ayaktaki sıyrık olayı ile septisemi hastalığı ve akut böbrek yetmezliği arasında uygun neden-sonuç bağı var ise, olay (SSK.13/a) hükmü çerçevesinde iş kazası sayılacağına karar vermiştir.(YHGK., tarihli, 10-40/147 sayılı kararı) 




7244 SAYILI YENİ KORONAVİRÜS SALGINININ EKONOMİK  VE SOSYAL HAYATA ETKİLERİNİN AZALTILMASI HAKKINDA KANUN İLE BAZI  KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HAKKINDA HUKUKİ  DEĞERLENDİRMELER

 

Koronaviüs salgını toplum  sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmasının yanı sıra, pek çok ülkede  olduğu gibi ülkemizde de ekonomik faaliyetlerin olumsuz etkilerini hızla  artırmaya devam etmektedir. Ticari hayatın etkilenmesi ile birlikte  çoğu işverenin faaliyetini yerine getirememesi sebebiyle başta iş hukuku  olmak üzere ekonomik hayatın her alanında bazı uyuşmazlıklar ortaya  çıkmakta ve bu uyuşmazlıkların en az zararla atlatılması için yeni  tedbirlerin alınması gündeme gelmektedir. Bu kapsamda; 7244 sayılı “Yeni  Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin  Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına  Dair Kanun” (“Kanun”) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.  Uygulamada “Torba Yasa” olarak nitelendirilen, birden fazla kanunda  değişiklik yapılmasını öngören bu düzenlemeye ilişkin, Kanun’un uygulama  alanı açısından yoğun olarak bizlere etki edeceğini düşündüğümüz İŞTEN  ÇIKARMA YASAĞINA ilişkin değerlendirmelerimizi işbu yazımız ile sizlerle  paylaşacağız.

 

                    3 AY İŞTEN ÇIKARMA YASAĞI İLE İLGİLİ DÜZENLEME



İlgili  kanun’un 9’uncu maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’na geçici madde  eklenmiştir. Eklenen bu madde ile her türlü iş sözleşmesinin, ahlak ve  iyi niyet kurallarına aykırılık halleri dışında, 3 ay süreyle işveren  tarafından feshedilmesi yasak hale getirilmiştir. Kanun ile birlikte  getirilen işbu geçici madde ile ilgili olarak 4 ayrı husus üzerinde  durulması gerekmektedir.

 

1-) Öncelikle; maddede de  belirtildiği üzere, işten çıkarma yasağı her türlü iş ve hizmet  sözleşmesini kapsamaktadır. Bu bakımdan işçinin iş veya hizmet  sözleşmesinin; 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olması veya 6098 sayılı  Türk Borçlar Kanunu’na tabi olması veya 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na  veya başkaca bir kanuna tabi olması bir ayrım yaratmayacaktır.

 

2-)  Kanun kapsamında işten çıkarma yasağının uygulanmayacağı bir istisna  hal de düzenlenmiş bulunmaktadır. İşveren, İş Kanunu m.25/II (Ahlak ve  iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri) hallerinden birinin  olması durumunda, yasağa takılmadan öngörülen 3 aylık sürede işçinin iş  sözleşmesini feshedebilme imkânına sahiptir. Fakat sayılan bu haller  dışında işveren işçinin iş sözleşmesini diğer nedenler ile  feshedemeyecektir.

 

İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı 25/II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

 

 a)  İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri  için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde  bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun  olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

 

b)  İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve  namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması,  yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve  isnatlarda bulunması.

 

 c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

 

d)  İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin  başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış  olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.

 

 e)  İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak,  işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa  uymayan davranışlarda bulunması.

 

f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

 

 g)  İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın  ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil  gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.

 

h)  İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı  halde yapmamakta ısrar etmesi. Örnek vermek gerekirse; İş Kanunu m.18  uyarınca geçerli nedenle fesih hallerinden biri oluşmuşsa veya İş Kanunu  m.25/III uyarınca zorlayıcı sebep hallerinden biri oluşmuş olsa dahi  işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından bu süre içerisinde  feshedilmesi yasaklanmıştır.

 

3-) Kanun kapsamında  değinilmesi gereken bir diğer husus ise; 3 aylık sürenin başlangıcı  konusudur. İşverenlerin 3 aylık süre ile işçiyi işten çıkarma yasağı,  maddenin yürürlüğe girmesi ile başlayacaktır. Maddenin yürürlüğe girdiği  tarih, yürürlük maddesine göre Resmi Gazete’de yayımlandığı tarih, bir  başka deyişle 17 Nisan 2020 tarihidir.

 

4-) Yukarıda yer  alan hususların yanı sıra; madde kapsamında işveren lehine de bir  düzenleme getirilmiştir. Bahsedilen işten çıkarma yasağına ilişkin 3  aylık süre içerisinde, işveren işçiyi tamamen veya kısmen ücretsiz izne  ayırabilecektir. Ve bu madde kapsamında işçinin ücretsiz izne ayrılması  işçiye haklı sebebe dayanarak sözleşmeyi fesih hakkı vermeyecektir. İşbu  düzenleme ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22’nci maddesi kapsamında  çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilen ve işçinin  açık rızası olmadan işleme konmasının mümkün olmadığı ücretsiz  uygulaması için 3 aylık süre ile sınırlı olmak üzere onay şartı  kaldırılmış olup, bu durum işçi açısından bir fesih sebebi  oluşturamayacaktır. Yukarıda tüm sayılanlara ek olarak; Kanun’un ilgili  maddesinde işverenlere yasağı uymamaları halinde bir yaptırım da  öngörülmüştür. Madde hükümlerine aykırı olarak iş sözleşmesini fesheden  işveren veya işveren vekiline, sözleşmesi feshedilen her işçi için  fiilin işlendiği tarihteki aylık brüt asgari ücret tutarında idari para  cezası verileceği hüküm altına alınmıştır. Son olarak getirilen işbu  düzenleme ile birlikte Cumhurbaşkanı’na, bu süreyi 6 aya kadar  uzatılabilmesi yetkisi tanınmıştır.

 

 

SONUÇ OLARAK:

Bahsedilen  kanun kapsamında 17 Nisan 2020 ile 17 Temmuz 2020 tarihleri arasında  işveren, her türlü iş veya hizmet sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun  25. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilmiş olan Ahlak ve İyi Niyet  Kurallarına Aykırılık Halleri dışında herhangi bir sebeple fesih  edemeyecek olup, kanuna aykırı olarak iş akdinin fesih edilmesi halinde  işveren aleyhine cezai yaptırım uygulanacaktır. Bununla birlikte anılan  kanun kapsamında 3 aylık süre boyunca, ücretsiz izin için işçinin  rızasının aranması kuralı ortadan kaldırılmış olup; yeni düzenleme ile  rızası olmadan ücretsiz izne çıkarılması halinde işçinin iş sözleşmesini  haklı nedenle fesih edebilme ve kıdem tazminatı hakları doğmayacaktır.